Untitled Document
Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim.
Untitled Document
Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.
Untitled Document
MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ
Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün geçecektim elbet
İki Mustafa Kemal var iyi bilin
Ben işte o ikincisi sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
Bilimin yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarda
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Başın mı dertte beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan sona herşeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın Kasım'larda Fatih'ler Kanunî'ler ölmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez
Halim YAGCIOGLU
Untitled Document
|
Kurtuluş savaşı kazanılmış ve zafer Türk milletinin olmuştur. Bunun üstüne görüşmeler yapılmaya başlanmış ve Türkiye daha önce görmediği kadar çok diplomat ve siyasetçiyi bir arada görmeye başlamıştır.
Bu günlerden birinde Atatürk Dolmabahçe Sarayı'nda bir resepsiyon verir; fakat servisi yapacak yemeği hazırlayacak kişiler yoktur. Malum savaştan yeni çıkan bir milletin hizmetçi arayacak halide yoktur. Bu nedenle o akşamki servisi, Başkomutana sonuna kadar hizmet eden, Türk askeri yapacaktır.
Resepsiyon sırasında servis yapmakta olan askerlerden biri İngiliz diplomatlardan birine servis yaparken, ayağı takılır ve bütün servisi İngiliz diplomatın üstüne döker. Korkuyla ne yapacağını şaşırmışken Mustafa Kemal'den zeka dolu bir cevap gelir.
"Bu millete her şeyi öğrettim; ama bir uşaklığı öğretemedim."
|
|
ATATÜRKÇÜLÜK İLKELERİ
ATATÜRKÇÜLÜK
İLKELERİ
Atatürkçülük,
Türkiyenin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk milletinin
iredesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her
şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin
ifadesidir. Atatürkçülük bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır.
Atatürkçülük,
çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmadır, batılılaşmadır;bir diğer
anlamda da modernleşmedir; hür düşünceyi temsil eder, hürriyet ve
demokrasi anlayışıdır.
Atatürkçülük,
modern bir toplum hayatı yaşama demektir; laik bir düzen kurma, müsbet bilim
zihniyetiyle devleti yönetmedir. Bu iki anlamıyla Atatürkçülük, Türk
toplumuna uygun sosyal ve siyasal kurumları kurma ve modern toplum olma
demektir.
Atatürkçülük
ilkelerini “Temel İlkeler” ve “Bütünleyici İlkeler” olmak üzere iki
grupta değerlendirmekteyiz. “Temel İlkeler”: Cumhuriyetçikik,
Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılıktır.
“Bütünleyici İlkeler” ise: Milli Egemenlik, Milli Bağımsızlık, Milli
Birlik ve Bereberlik, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”, Çağdaşlaşma,
Bilimsellik ve Akılcılık, insan ve insanlık sevgisidir.
ATATÜRK’ÜN
KENDİ İFADESİYLE İLKELERİNİN TANIMI
I.TEMEL
İLKELER
1-Cumhuriyetçilik:
Türk
milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet
idaresidir.(1924)
Cumhuriyet
rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir
idaredir. Cumhuriyet fazilettir... (1925)
Bugünkü
hükümetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine,
kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet
teşkilatıdır ki, onun adı cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında
geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.
(1925)
2-Milliyetçilik:
Türkiye
Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakırlı,
Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin
damarlarıdır. (1923)
Biz
doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin
dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürüyle
dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)
3-Halıkçılık:
İç
siyasetimizde ilkemiz olan halkçılık, yani milletin bizzat kendi geleceğine
sahip olması esası Anayasamızla tespit edilmiştir. (1921)
Halkçılık,
toplum düzenini çalışmaya, hukuka dayandırmak isteyen bir toplum
sistemidir. (1921)
Türkiye
Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan oluşmuş değil, fakat kişisel
ve sosyal hayat için işbölümü itibarıyle çeşitli mesleklere ayrılmış
bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)
4-Devletçilik:
Devletçiliğin
bizce anlamı şudur: kişilerin özel teşebbüslerini ve şahsi faaliyetlerini
esas tutmak, fakat büyük bir milletin ve geniş bir memleketin ihtiyaçlarını
ve çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini
devletin eline almak. (1936)
Prensip
olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için genel
şartları göz önünde bulundurmalıdır. (1930)
Kesin
zaruret olmadıkça, piyasalara karışılmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa
da başıboş değildir. (1937)
5-Laiklik:
Laiklik,
yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların
vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Laiklik,
asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele
kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin
etmiştir. (1930)
Din
bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine
saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sadece
din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt
ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. (1926)
6-İnkılapçılık:
Yaptığımız
ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını
tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline
ulaştırmaktır. (1925)
Biz
büyük bir inkılap yeptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.
(1925)
II-
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1-Milli
Egemenlik:
Yeni
Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız
egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve
adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin
anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır.
Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası
milli egemenliktir. (1923)
2-Milli
Bağımsızlık:
Tam
bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri,
kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik
demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet,
millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından
mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye
devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş
olmalıdır. (1923)
3-Milli
Birlik ve Beraberlik:
Millet
ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz.
(1919)
Biz
milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz. (1936)
Toplu
bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay
değildir. (1919)
4-Yurtta
Sulh (Barış), Cihanda Sulh:
Yurtta
sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz. (1931)
Türkiye
Cumhuriyeti’nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh
gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa
gerekir. (1919)
Sulh
milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. (1938)
5-Çağdaşlaşma:
Milletimizi
en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya
çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz
batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi,
kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde
benimsiyoruz. (1926)
6-Bilimsellik
ve Akılcılık:
a)
Bilimsellik: Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı
için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk
milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında
tuttuğu meşale, müspet bilimdir. (1933)
b)
Akılcılık: Bizim, alık, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir.
(1925)
Bu
dünyada her şey insan kafasından çıkar. (1926)
7-İnsan
ve İnsanlık Sevgisi:
İnsanları
mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son
derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta,
onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı
maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz
kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız.
(1936)
SAYFA YAPIM AŞAMASINDA.... |